Dikiş dikenler bilirler. Tam işin en güzel yerindesiniz, bitti diyorsunuz, çat iplik kopuyor. Onu hallediyorsunuz, ayar bozuluyor. Aman aksilik diyorsunuz, ama olmuyor, iş kalıyor. Benim emektar makinem de böyleydi, nihayet miadı doldu.. Sinyalleri veriyordu kaç zamandır. Kıyamıyordum da atıp yenisini almaya.. Eee.. kolay mı, 30 senedir az kahrımı çekmedi. Kızlarımın giysilerini dikerken, çeyizlerini işlerken ve hatta Damla Hanım’a bile zevkle ciciler dikerken benimleydi.
Eşimin en güzel sürprizlerinden biriydi bu makine bana. Birgün kapı çalmış ve servis koca makineyi bu sizin diye kapıya bırakmıştı. Daha dikişin D’sinden bile anlamıyordum. Ama öğrenmeyi de çok istiyordum. Canım benim, sürpriz yapmış bana almıştı ilk dikiş makinemi işte. Öğrendim dikmeyi boza yapa. Güzel bir şeyler çıktıkça ortaya daha çok sevdim dikmeyi.
Şimdi de damadımın hediyesi harika bir makinem var. Artık daha bir istekle oturacağım sanırım başına.
Kaç gündür aklımda Damla Hanım’a dikeceğim elbise modelini tasarlıyordum. Hemen dikmeliyim, Cuma günü küçük kızımın kep töreninde giydireceğim.. Bu arada Damla Hanım’a diktiğim elbiselerin resimlerini de koyacağım buraya.. Tek kalıptan çeşitli modeller üretmek mümkün. İsteyen olursa kalıplarını da veririm (2-3 yaş kız çocuk).
Aşağıdaki resimde benim diktiğim elbiselerden bir tanesi var, eteği iki kat, altı astarlı. Üzerindeki hırka merserize, hazır bir hırka.

Ürettikçe zevk alacağınız işler yapmalısınız. Hayatta en nefret ettiğim laf, “Vaktim mi oluyor” lafıdır. Neden olmasın ki.. İnsan sevdiği işler için daha doğrusu kendisi için vakit bulur - bulmalıdır. Tekdüze geçen günler ömürden çalınan günlerdir bana göre. Kitap okumak, resim yapmak, dikiş, örgü. Mutlaka sevdiğimiz bir iş vardır uygulamak için.